19 Aralık 2007 Çarşamba
--- Raziel Sarki Sozleri
daha fazla şarkı sözü için tıklayınız
Etiketler:
raziel,
raziel biyografisi,
raziel resimleri,
raziel sarkilari,
sarki sozleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rap, Rap Müzik, Rap Şarkı, Rap Şarkılar, Rap Şarkı Sözü, Rap Şarkı Sözleri, Rap Sanatçıları, Rapçiler Hakkında Bilgiler, Biyografiler, Resimler, Videolar, Rap dinle
5 yorum:
Raziel - Meleklere Hitaben
MELEKLERE HİTABEN
Ölümlerden ölüm seç beğen!
Dünün kederse sevgilerden,
Düş kur kendine gülüşlerden,
Cigara markaj aklına hapis kederden…
Zaman dalıp geçer,
İnanç varıp deşer solgun renklerden
Hisset bedenimin soğuduğunu Razi,
Doğum ölüm, arası Mekan-ı Cehennem…
Raziel (Verse):
Parlayan gözlerimde dumandan ibaret bir cehennem kalktığım an yatırdı Tanrı
Yasak rüyalara doğdu ellerim… Ben Nerdeyim?
Hangi kelamda bendim? Hangi acıda kaç yaş tükettim?
-Ölüm mü son nokta varılsa?
Takatım kalmadı senaryo kanlı..
Söylenen sözler var ki daraltan aklı, kar yağışlarında saklı ram bakışlarım
Yarına gömülü hiss-i ziyanım, hiss-e hayatım, yok takatım..!
Yaşamaya yorgun bedende ateşim var ki;
Şarkılar çalarken tan vaktine ulaşan gözlerimde doğup ölen binlerce hayal…!
Bin ölü var içimde, sin var düşümün özünde,
Kin var silik kimliklerde,
Din var!! Ellerimle yazılan Aşk var..!!
Acemi şair ben dudakta sarılan mavilik,
Burjuva yasaklar bana haremini,
Dünya meskeninde gönlü saf tek bekçi = Razi…
Nakarat (2x):
Raziel (Verse):
Hayatı yargıda bıraktım,
Çıkmaz yollara daldığım an kaldım yalnız !
Yürekte şadım yıldızlar gözümde kızılca mevsimleri öldürürken alaycı iklimindeyim yine!
Kanadına buhranım sürülmüş bir melekle dansım… zamana kaldım..
İçimde düşsel arbede, yaşanan gerçek duraklar alkali bir renkte
Haliç'in boynuna serilen en derin göz benim mi?
Sesinde yılların esintisi, kuzey rüzgarlarının ellerime aksi,
Yakamoz mevsimi, sancılarıyla büyüdüğüm bu mesken bütün bir Mavî,
Tablosunda flû bir halde bedenim yeniden bir umuda koşarken
Saflığı taşlayan onca yüz sürgün! sinede mahzen misali gömdüm ahali içimde!!
İsyan, Cehennem ağzı rutubetinde oturmuş hüznüme, yazdığım onca kanlı mısra!
Zamansa akıp giden, içimi sevkeden düşlere düştüğüm büyünden,
Saf dokunuşlar bahşeden ruhuma, en taze öpüşten,
İçimde rakseden Melekler çıktığı kapılar hep bu oda, dokunduğun dünya,
Turkuazlığımla döküldüğüm kutsal sevda!
Mekan-ı Cehennem
mekan-ı cehennem
mekan-ı cehennem bir dünya ve bir oda
bu varoluş bir kayboluş aslı kan son duman nefessiz
sigaralar söner günahla çift dikişti bedenimiz
zaman biziz birimiz galibiz çaresiz
gözümün önündeki ilk perdeydi hayat
kan çanaklarımda yaş akıttım
paslı kalplerinde yattım
uykularım kabustu bir çığlık
tetikledi zihnimi sinir krizlerinde yaş 11
hastane koridorları yanlız koştuğum bir bahçe çiçekler yeşil
tozpembe düşleri kurmak için de polyannalar geldi geçti
yolumdan ama gecelerimde hep bir katilin adı seçildi
nedense uçurtmalar yırtık ve sahilin ucunda bir hüzün şimdi
kırık hayallerimse cebimde kazandığım misketlerin rolünde
oysa hayatın dikenli yollarında ben sevincin adını karalarken
bu yüzlerle kardeştik o yüzler hep güleçti
şu güneş battı ve kardeş kardeşi vurdu sokağım kan koktu
bir çocuk evine kapandı adına ağladı mevsimler döndü sonbahar
dur daha sevinci yaşamadan girdiğin kuyuda kaçıncı elveda
her güne dikilen kaçıncı mum bu merhabanda ve de bin duanda
büyüdüm derken elimde kalan birçok kirli hatırayla
mısra olup süzüldüm tek tek armonilerimin semasına
mekan-ı cehennem bir dünya ve bir oda
bu varoluş bir kayboluş
aslı kan son duman nefessiz
sigaralar söner günahla çift dikişti bedenimiz
zaman biziz birimiz galibiz çaresiz
ufacık bir düş yarattı ve kaçtı aynalardan gerçeği yok saydı
sevgiyi kanattı elleriyle doğurdu
ancak sancaklara diktiği her ritimde bir eksik
yazdığı herbir satırda kör bir çocuk vardı
tuttu elinden çekti kendine
yorgundu hasta düştü bir kış günü vuruldu tek bir sözle
yarattığı mabet mateme döndü şaraba battı doğacak güneşi
heryer geceleri kör dumandı bende izledim
pandomimlerimle bir öykü yarattım şaytanla dansa kalktım
ve sarıldım hayata
gözlerini kaparken tuttum kolundan soktum harflere
kelimeler yoruldu fakat ben yorulmadım söylemekten
ben emindim ben razieldim
depresif bu alemin içinde akli dengemi yitirip
suikast notları tuttum kendime şimdi mürekkebim
bıktım sabırdan kestim umudu hayattan ve yazdım
ölüm kokardım adımı binlerce yıl önceden çıkardım
sakladım içimdeki çocukları kalbimin odalarına
tek bir süngüyle bir mısrada koştum soyut savaşlarıma
mekan-ı cehennem bir dünya ve bir oda
bu varoluş bir kayboluş aslı kan son duman nefessiz
sigaralar söner günahla çift dikişti bedenimiz
zaman biziz birimiz galibiz çaresiz
Rüya Değil Bu Devrim
Kuklalar diyarı aleminde herkes sancılarda
Politikaların esiri her beden şimdi naralarda
Bir basedrum sokakta onca insan artık kolkola
Rüya değil bu devrim ; adını haykır umutla..
Herşey zoraki! Doğarken öldü bedenim ani
Hayatta zihnim lakin tablolarda!
Kaç ceset farazi? Kaç hayalim bakî?
Hep yanımda aralanır hüzün sinirlerim ayakta isyan eyler kendime
İçimde bir halk umutsuz bekleyişte,
Sokakta gördüm köleleşmiş onca ferdi
Onca derdi komplike kurallarla bahşeden sistematik zihinleri kıyasladım kendimle!
Sabah 8 Akşam 10 mesai, kelepçelerde zihnim körkütük ayyaşım bu gecede
Dursun zaman dedikçe bindi korkular
Herkes mutsuz! Herkes Kör, Sağır, Umutsuz!
Nefes alıp verirken milyon dolarlık kazançlar
Çevirdim yüzümü tek kurşuna yitip giden hayatlar
Bir tuşa bas katliama tanıdık ol! Televizyon da izle; kendi cinayetine ortak ol!
Çünkü; sağım solum koğuş, yüzümde bir kuyu
Eskilerden mülteci duruştu benliğim kendime
Aynalarla yüzleş tanımla kendini
Nedense herkes Kahraman, Herkes düşman herkese! ..
Herşey rüyaydı şimdi kalk! Kaldır zihnini!
En uç noktasında üç ceset velakin;
Uçurumun ucunda gün batarken bulutlar kızıl, menekşeler ölüm kokar
Gülüşmeler uzak kaçar!
Yuvarla hepsini! Anımsa halini!
Merkezinde tek amaç, mizaç; kural para, yitik hayat, onur silah
Duygular ambalajda!
Görücü aranır her birey barkotuyla!
Elimde tek silah var. Zihinde canlı kılmak her beyaz umudu ve her sevincin adını yazmak
Gölgelerde düşünsel alemin toz duman, yeşil bir vadi aş gel! Dinlemen yeter
Kovala kendi gölgeni, adımların uzak kalsa dahi;
Bir inanç ki insanı ayakta tutmaya kafi!
Geçer hayat ince ince farketmeden
Akışa etki et bu devrim tükenmeden..
Acıların Mesaisi
Zaman mizahi, akıl kalır nizami
Ölüm yakın mı bana da dikin o bembeyaz kefenleri
Telafi zordur gidenin dönüşü yok hayata,
Bitkinim bitirdi ruhumu, acıların mesaisi...
Bir kağıt kalem yeter odamda tablolar kelam dilimde eser
Sefil gülüşse cani test eder
Sokakların dram sözümü yansıtan, zaman adımı sulayan bir olgu
Çok mizansen oldu doğumu omuzda yük günahların
İnsanoğlu adını almış bedeni ruh dolu, güruh sonunda aynı kapıya vardın!
Saatler aldı başını gittiler, ağır roman ki aksi acının korku ikliminde gizli
Ölümün ateşi, kan ve ter o vasiyetinde yalnız geçen kederler, lunatical nöbetler,
Soğuk betonda karşılaşma hayat matah değil,
Sefilsen eğdirir başın önünde kurşun kefil.
Karanlık her daim teslim olduğun tuzak mı?
Huzur mu mutlulukla kazanılan o Tanrı hatrı?
Siyah kadar beyaz, ölüm kadar yaşam mübah
Bir nefeste çektim dumanı ölümün takibinde,,
Çünkü;
Zaman mizahi, akıl kalır nizami
Ölüm yakın mı bana da dikin o bembeyaz kefenleri!
Telafi zordur gidenin dönüşü yok hayata,
Bitkinim bitirdi ruhumu, acıların mesaisi ...
Bir iki zıvana teste tabi, ortam aniden, gerildi herkes
Bil ki dostun öyle serbest..
Tetik hazır cebinde çifte zar, mekik dokur ölüm
Azar azar kanına karışan Şeytanı melek sanar..!
Yalancı heyecan anlık, ruh karanlık, sukütsa satılık peşkeşe,
Eşince geneli gördüğünse can çeken sokaklar -Kuytularda morfin eroin!
Gözaltı sorgusuz bahar ırak bir nevruz oysa yaşadığım hep psikonevroz!
Paranoyak karanlığımda dökülen nisroc alemi, cinayet mahalli
Bilirim yakın ve dokunamadığım kadar uzaksa huzur,
Dönüşü yok artık Şeytanın kapında sarhoştur..
Dumanlı mevkî, odamın kan semaisi,
Zan tedavisi karmaşık temelde ayna Razi,
Acının coğrafyası nasır tutan bedenler,
Gri binalar addeder kaderleri
Nedense
KIRMIZI KURDELE
Güneş doğar bu kente uyanan aynı bedenin aynı sen
Aynı ellerin gibi yorgun garip değil mi?
Hızlı akan o dünya kalabalık görür gülerde
Gözlerinde gördüğün yılların harabesi
Bakışlarında saklı duvarların resimleriyle kaplı
Suspus olmuş her bir kimlik mührü vurmuş diline
Sessiz ağlayışlar sunmuş geceyi sürreal bu tablomuzda
Fırçam ıslak gözlerinde dans ederken
Bugün daha mı farklı her bir günden
Bugün daha mı bitkin düştün sebepsiz öylece
Yılların kaçışları bizi mi vurdu en derinden
Ruhu teslim etsen şeytanımız nerede sarhoş
Kimse göremez acının ikliminde yatan o narin bedenini
Çek bu perdeyi kaldır her şeyi
Dağıt ve ağla son kez gülümsemeni as duvarına
Baktıkça ibret al güven zamana muhtaç
Her anı diğerine varan garip bir evham
Her acın dokunamadığın kadar özel bu meleğine
Anılar aldı vurdu seni de tıpkı ben gibi
Kalana baktın gördüğünse acıların mesaisi
Sesin kesildi güneşe sunduğunda gün
Yarım bir tümce merhaba ve elveda
Herkese ve her şeye
Silah ve kurşun masada bekler alkolik ifadelerle
İçini titreten tüm o sancılar ıslatır bu kenti
Tek sual kapında bekler
Şimdi gitme kal dokunamasamda hisset sadece
Doğduğundan bu yana bağlanan kaç hüzündü kördüğüm
Bu kurdele çocukluk yansımaları yalansız
Şefkatinse sevginin salıncaklarına bağlı kalmış
Hepsi aynı gel-git aynı medcezir
Sular kabardı bak fırtınan bu kente istila
Odana varan o zor adımların kararlı lakin güçsüz
Zor bela yürürken gözlerinde buğulu sancılar
Harabelerde başrol kimdi kahramanı
Yırtılan bu ruhun tetiğe uzanan ellerin günahını saymazsak
Kimdi suçlu göz pınarlarındaki o yüz kimdi
Kimken kim olan kilit isim değişen hayat mı?
Ya da sonuç mu acaba acının katları
Elin ölümde şimdi tetiğe vardığın bu noktada
Her yanım sancıyor içimde hissettiğim bir sen var
Geriye al zamanı kitle tüm bu dramı
Kurdelende mührü bas ve fırlat derin nefesler al
Değişti her şey biraz uzan ve düşün istersen
Ellerimi uzattım dokun şimdi koy kalbine
Yorum Gönder