19 Aralık 2007 Çarşamba
--- Barikat Sarki Sozleri
daha fazla şarkı sözü için tıklayınız
Etiketler:
barikat,
barikat biyografisi,
barikat resimleri,
barikat sarkilari,
sarki sozleri
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Rap, Rap Müzik, Rap Şarkı, Rap Şarkılar, Rap Şarkı Sözü, Rap Şarkı Sözleri, Rap Sanatçıları, Rapçiler Hakkında Bilgiler, Biyografiler, Resimler, Videolar, Rap dinle
5 yorum:
Demir Ökçe
Nutuk atarak cenneti vadeden sana politikacılar! Güzel gün
çığırtkanları bu oyunu satan sana. Bak nutuk çekiyorlar
işte yine sana. Em besilin çağrısı bu sözlerine
güvendiğin;
oyunlarına düşürmek tek amaçları seni beni onu bunu şunu
Kurban arıyorlar; dünden hazır uşaklar.Kurban alıyorlar;
işte seni beni! Başını ver, ama el verme kan emene; alet
olma Binlerce yıldır altın diye sundukları hiçbir sistem
mutluluk getirmedi sana; gözyaşıdır savaşlardan geri kalan
sana Yine çığlık dolu, dört bir yan bak! Bak; aç sefil bu
insanlar aldatılmış! Gözyaşı diz boyu; çığlıklar
yükseliyor
tufan sökecek; Dünya sonu geldi kaçamazsın; acı gerçekten
kaçamazsın.
İçgüdünü dinle oyunun dışına çık sen doğaya aitsin sen
doğaya, doğaya.
Bir virüs misali dünyayı kemiren; bile kendisinin kuyusunu
kazan yığınlar dolu aramızda gezen senin, benim, içimde.
Acı gerçek bu; acı gerçekten kaçamazsın: Gücü yeten yetene
dünya düzeni bu; gücü yeten yetene demir ökçe. Dünyayı
yöneten, seni beni köle eden demir ökçe! Para ve seraptır
uyuşturucuları yalan; Yalan üstüne kurulan dünyayı sarmış
dört bir yanı kan emen yarınlarını çalan. Şiddet ve
ahlaktır uyuşturucusu yalan; Bu yalan dünyaya destek
vereni
arama: Yanı başında el ele verdiklerin bile katil;
gülücükler dağıtan bile katil; hayvanları öldüren bile
katil; topu katil; katil!
Eski bu oyun bu oynadığın gerçekte; uykunda oynadığın; kör
gör! Üç maymun oyunu bu seni beni yaşatan!Sakın kanma:
umut
yalandır. Sakın inanma: yaşadığında kuyruklusu Acı
çektiren
yıkıntının içinde nice kurtaran geldi, el vermeden
sattığın. Beklediğin Mehti'de gelmeyecek bir daha. Kesin
saracak güneş, özgürce dört yanı; ama değiştiremezsin sen
de bu gerçeği. Gün doğmaz sana, bana; bil bunu artık.
Aptal
olma gör; yüzleş artık Jöntürk'le işte gerçek: Ruhunu
yitirmiş bu mekanik dünyada pisliğe doğduk biz, pislikte
öleceğiz biz Geriye, geriye ağlamak kalır sana bana düşen;
umut ölünce sana bana düşen, sana bana düşen
Kezban
Gencecik bir afet kız, mahallenin gülü o.
Ona Kezban derler. Neyi bilir, neyi düşler,
Kendisinden başka hiç kimsecik bilmez ama.
Cümle alem bilir ki ailesi çok tutucu,
topu kurusun o koca lüküs şehirde mahallesi gecekondu.
İçine kapalı bak bahtı kara Kezban'ı, kabus
dolu yıllar çocukken karşıladı. Büyüyüp serpilince çember
iyice daraldı. Cehennemin ateşi daha büyük büyük yandı.
Bütün gözler üstünde, Kezban göz hapsinde. Sağa gitti,
sola gitti; ona baktı buna baktı, Hele komşu çocuğu
Mehmet'e yanaşmak düpedüz yosmalıktı. Süslenip
püslenmek, gezmek tozmak olur mu? Yok olmaz Kezban, tıpış tıpış eve
Kezban, Pencereden bile bakmak sana yasak Kezban!
Yeter Kezban yeter ha. Koca yıllar gelip geçti . Yeter
deyince kendine, Odasına kapanır hayal kurar Kezban
Zengin bir ailenin kızı oluverir Kezban. Cici mici annesi bal tatlısı babası
Abisi desen o en yakın arkadaşı. Tıka basa gardrolapı,
evi dolu kitap, kaset Hele güzel
kokuları çarşı marşı dolaşır, Babasıyla alır Kezban Maşallah!
Boy friand'i Mehmet hemen yanı başında, sarmaş dolaş
onunla gezip tozar bütün gün. Çok çok arkadaşı daha ne
ister Kezban? Lüle lüle saçları, inceciktir beli, kısacık
eteğiyle Parti parti dolaşır, kıvırır Kezban kıvır
kıvır dans eden bizim biçare Kezban. Sıçrayarak uyanır.
Kalk kız Kezban!
İşte dünürleri ha Benim güzel Kezban'ı istemeye
gelmişler. Burunları kalkık belli yeni sahipleri
Damadı mı? hiç sorma domuz gibi valla.
Beterin beteri var dua etti Kezban. 50 sinde öküz-ayı montofon değildi düşmezdi
söz hakkı; hiç düşmedi kendine. Çaresizce Memiş'ini
yüreğine gömdü. Gözü yaşlı, doğduğuna lanet dedi Kezban.
Bir ömrü yandı gitti öbürüde yanacaktı. Bir kafesten
diğerine geç geç Kezban
Düğün işte geldi çattı, çeyizini topladı. Kınaları sürdü
Kezban, beyazdan daha beyaz, tıpkı beyaz kefen gibi bir
gelinlik giydi. Çistak çistak müzik çalan salonların
birinde, sahneye çıktı Kezban, Aynen diğerleri gibi
başladı dans etmeye.
..::NAKARAT::..
Kıvır Kezban kıvır.Kıvır da yavrum kıvır.
Sağdan soldan kıvır. Kıvır da Kezban kıvır.
Ananı babanı geç geç kıvır.
Kıvır Kezban kıvır. Kıvır da yavrum kıvır.
Sağdan soldan kıvır...
HANİ NERDELER
Zaman bir nehirdir coşkuyla akıp giden; önüne kattığını
alıp götüren zaman mezara. Zaman; kasıp kavuran bu
acımasız
dünyada bugün varız, ama yarın yokuz, geri dön bak! Tarih
ayna gibidir; gün gibi ortada: tahtalı köylerden kesin
dönüş yok eve; geri dönüş yok! Son nefesten sonra
Aspendos'da biletler kesilip atılacak, perde inecek;
Zaman,
mekan bitecek; sonsuz karanlıkta yüzüne kapalı tüm kapılar
çarpar; başında gezer zebaniler, tepelemeden uyan artık
uyuma; bu kör uykudan uyan; Ahlayıp sızlanmak, lagaluga
yapmak çare getirmez sana; çare getirmez . Aç gözünü iyi
gör; acı gerçek doğanın kanunu bu: Bugün varız ama yarın
yokuz burada konuksun; beynin almadıysa bu da sana kanıt;
geride kalan küllerin sana kanıt Sonsuz hiç bir şey yok;
bu
oyun burada biter, küller yok olup gider! Hani neredeler?
Hayata sırt dönenler hani neredeler? Paraya tapanlar,
kasıp
kavuranlar hani neredeler? Söylesene bana şimdi hani
neredeler?
Hani neredeler Kazıklı Voyvodalar; Hitler, Stalin'ler hani
neredeler? Kuyucu, Franco'lar, Yavuz, Muaviye'ler? Dünyayı
ele geçirmeye çalışan bu solucanı bekler 3 kuruşluk
kefensiz kara toprak ha! Kimler geldi bu yoldan; kimler
gelip geçti! Daha sırada milyonlar; doğanın kanunu bu
doğar
büyür ölürüz Direnme boşuna; hiç aman dileme sakın; zaman
acımasızdır. Çığ gibi büyür gelir, büyür geliyor! Bangır
bangır geliyor; alıp gidiyor zaman; sonsuzluğa, karanlığa
seni gömecek zaman. Gözyaşın kandıramaz onu; kurnaz tilki;
yaşamın tek, tek galibi zaman dinlemez yarınını; itirazın
vız gelir, tırıs gider ona Fil dişi kuleler; tüm büyük
başlar bile boyun eğer zamana? Sultan Süleyman'ı düşün!
Şimdi yine söyle bana hani neredeler; ölüp öldürenler hani
neredeler? İnim inim inleten, kan kusturan yaşama, gözü
dönmüş katiller hani neredeler?
Kölesi olma pis hayalin, kara paranın. Köhnemiş geleneğin,
ucuz değerin peşinde koşup durma; sakın yatıp kalkma.
Boşuna tüketme nefesini, kendini; Kalmaz kimseye, sana,
bana, bu dünya. Sevgi her şeydir; yaşamı yaratan hep
dönüştüren yarına, karanlığı bile mum gibi delip geçen;
Çok
uzak, zor değil bu mutlu gelecek! Ama engel var; o duvarı
ören kaba saba yığınlar şiddete taparlar! Vur tekmeyi;
kişilik yoksunu piyonların tümüne! Bas tekmeyi; metalik
ruhlara meydan oku ha! Örnek olsun sana, Yunus, Bektaş'ı
Veli, Gandi, Buruno hep söylerler: 'Taraf olmayan bertaraf
olur' derler; yaşamdan taraf ol, sevgiye taraf ol; Kin
haset husumet seni güldürmez; nefretten nefret et! Dağıt
kara bulutları; ya şimdi ya hiç. Erteleme bugünü; ya şimdi
ya hiç. Cennet bu yeryüzüdür; zengin kutsal bir nimet
bekler seni beni. Al sunulan yaşam ateşini Prometheus'tan;
ya şimdi ya hiç; ya şimdi ya hiç; ya şimdi ya hiç!
GECELER GÜNLERİMİ GÖMER
Geceler kör karanlık, geceler zindan, geceler derya bana!
Yalnızlık ise bedenime bir zincir; zincir! Bu ilk kaçışım
benim, bu ilk büyük yenilgim, bu ilk yıkılışım benim!
Kaygı
yok, beklenti yok, sevinç, umut yok. Sadece kuru soğuk
içime işleyen! Sen, ben bir martı gibi kanat çırparken,
yüreğini verdin bana! Sevincini, umudunu, gözyaşlarını
tükettin hem de yanı başımda! Ben ise uslanmaz; başka
sevdalar; başka kavgalar, başka savaşlar, başka davalar
peşinde! Ben, düşlenen cennetin peşinde...
Ben, bu dünya kökten değişir sanmıştım; kanmıştım,
yanılmıştım! Oysa değişen tek benim çöken omuzlarım!
Neden;
bu yitip gitmeler neden? Neden bu yükselen çığlıklar
dinmez? Peki söyle neden aldığım yenilgiler? Sonu gelmez
sandığım bu koca yıllar, tıpkı bir nehir gibi akıp gitti
elimden. Geriye kalan tek elimdeki çiçekler. Sonsuzluğun
sesine aşık olan şimdi ben; köşemde bekleyen hep şimdi
seni
yine ben! Yaram derin; yaram delirtir, yaram öldürür!
Gidişimin dönüşü, gözyaşımın sonu yok! Geceler günlerimi
gömer karanlığına. Geceler benim kapım, geceler pencerem.
Ya sen sevgilim? Sen benim sevincime, benim kavgalarıma,
benim göz yaşlarıma, benim acılarıma tanık olan sevgilim!
Peki sen söyle? Ya sen sevgilim! Ya sen beni geride
bıraktığın bu yolun söyle beni neresine, ne zaman gömdün?
Geceler günlerimi gömer karanlığına. Geceler benim kapım,
geceler pencerem.
Bırak, döne dursun akbabalar. Bırak, dibe vursun
alttakiler! Çabaları boşuna; ancak ölü bedenime sahip
ocaklar!
JACKIE CHAN
Jackie Chan; geçenlerde geldiydi; Hani İstanbul'da bir
film
çekecekti ya Jackie Chan'i severim Sizi bilemem ama ben
bütün filmlerini izledim Gelelim asıl konumuza;
İstanbul'da
çekilecek olan filmin bir bölümüne Her şey hazırlanmıştı;
sade bir pazardı; Tır gelecekti, arkasından onu kovalayan
bir araba Araba arkasına takılıp patlamalar göğe ulaştı
Her
şey güzeldi aksiyon her şey bu sahnedeydi Ta ki o sahneyi
görünceye kadar Elin adamı gelmiş bir film çekmeye 'Yo
hayır' dedim durun gözlerime inanamadım Erkekler ağlamaz
derlerdi de inanırdım O an göz yaşlarımı tutamadım ve
ağladım Evet, evet bizim insanlarımızdı Ellerine ne
geçtirdilerse poşet kutu kova Pazardan geriye kalanları
topluyorlardı Gece saat ikide bunları böyle görünce
tüylerim diken diken oldu ağladım Çünkü onların arasında
işçi memur olabilirdi de İnsanlarımız bu hale de mi
düşecekti Onları bu hale getiren kimler diye düşündüm
Evrenin sebebi harikası insanı yine bu hale düşüren yine
insandı Ama nasıl insandı namus vicdandan yoksun kalpazan
Sana daha neler söylesem yetmez ifadem O geceden sonra
karar verdim işte buradayım, Hiphop rap müzikle bu tür
insanları hedef aldım Bir iki, bir iki erken işte
buradayım, devam edecek buna inançlıyım Kitleleri sömüren
bu tür insanlara işte karşınızda dimdik, dimdik ayaktayım
Jackie Chan; Kunk Fu O akşam o sahne bizim insanlarımıza
bir yumruktu Çek! Çekeceğiz bizde; Geçmiş, belli geçecek
böyle devam ederse
Yeter yeter; yetti artık olanlar Çok açık görülüyor geride
kalanlar Bunca zaman geçti aradan durmadan İlerliyor
yelkovan yılmadan Gelecek senin neslinin meyvesini verecek
daha iyiye güzele 'Bu kim oluyor da bana akıl veriyor'
diyebilirsin Dersin; düşüncedir tartışılmaz zevkler,
renkler Sözler ağızdan çıkar Biri gider biri kalırsa bu
benim ölsem de, ölsem de Sağda solda her yerde köşe
başında
bir yerde İnsanlar öldürülüyor acaba sebebi ne Öldürülmek
değil sadece silahla Bir çok insan ölüyor açlıktan
yokluktan Hadi koçum sende gerçeklere hazırlan İşte budur
benim kavgam Kavgam yumrukla değildir asla sözlerle Boşa
kürek sallamak yoktur bu müzikle Bunları böyle gördükçe
içim parçalanır Ve dilime aynen şöyle bir nakarat takılır
Soğuk caddeler ve karanlık sokaklarda Geceler ıssızdır
oralarda Her an yerde yatan bir insan görebilirsin
Düşünmelisin acaba sebebi ne? Hemen anlarsın biraz çaba
harcarsan Ne yazık ki onları bu hale getiren bir insan Hiç
mi akıllı insan yok bu ülkede Olmaz olur mu Birçok; ama
biri; birkaçı veya hepsi duygularının esiri olmuştur ama
ne
yazık
Yorum Gönder